top of page

Ben veyahut

Konuşmak istiyorum.

Saatlerce bilgisayarın başında oturup ‘’konuşmak istiyorum’’ yazabilirim.

Duvarlara anlaşılmayan yazılar karalayabilir, yazdıklarımın üstünü çizebilir ve her şeye sil baştan başlayabilirim.

Kendimi sansürlemeden, edebi bir dil kullanmadan, sizin deyiminizle derinlere dalmadan ağzınıza sıçabilir, sizi şimdiye kadar atmam gereken bir çığlığın kollarına teslim edebilir, benim dahi taşımakta zorlandığım ağırlıkta sözleri omuzlarınıza bırakabilir, vasatlığınızı yüzünüze vurabilirim.


Size gösterdiğim anlayışın, kendimi yok etmek pahasına kurduğum empatinin sahteliğini kucağınıza bırakabilir, iyiliğin ve iyiliğimin kendimiz dahi kimsenin görmesini istemediğimiz bir kuyunun derinliğindeki korkulardan kaynaklandığını yüzünüze vurabilir, hayata ve ilişkilere dair kulak tırmalayan, istenmeyen tavsiyelerinizin sınır ihlali olduğunu düşünüp sizden gidebilirim.


Savaşmak istemiyorum.

Bir gelecek için

Veyahut

Kendimi anlatmak için


Olduğum yerde, tam da olduğum gibi olmak istiyorum. Dışa vuramadıklarımı içimde yaşamayı alışkanlık haline getirmiş ruhumu dizginleyerek ve bazen kontrol edilmeye dayanamayan bedenimi dizginlemeden… Örtük değil çıplak, çırılçıplak…. gördüğüm kişiye hilaf değil dost… Eğri değil dosdoğru… Kaypak değil mert…

Biraz serseri, çokça öfkeli

Biraz uyumlu, çokça uyumsuz…



Bana iyi gelmeyenden gidiyorum.

Bedenini satan bir hayat kadınının, herkesi acıyla inleten bir ruh fahişesinden daha onurlu olduğunu düşündüğüm için,

Görünen her günahın cezasını insanlar kestiği, yargısını ikiyüzlü yürekliler mahkemesinde verdikleri için...

Oysa görünmeyen karanlıkta,

insanların alkışlarında,

boş övgülerinde,

aklı bir tefeciye satmış aptallarda,

benliklerinde,

küçücük dünyalarındaki kocaman kibirlerinde….







 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post
  • Facebook
  • LinkedIn
  • Instagram
bottom of page